Sosyal Medya

Tarhan: Atatürk’ten utanarak olmaz

Seçim sonrası CHP’de ilk isyan bayrağını açan Emine Ülker Tarhan, mevcut yönetimin CHP’nin geçmişinden utandığını “hissettiğini” söyledi. Tarhan, CHP’de “Atatürk’ten utanarak sıkılarak, sanki O’ndan kurtulmaya çalışan bir söylem” olduğunu iddia etti.



CHP'de 18'nci olaÄŸanüstü kurultay için geri sayım sürerken, parti içinde dikkatleri üzerine toplayan isimlerden biri de Emine Ülker Tarhan. Potansiyel genel baÅŸkan adayı olarak görülen Emine Ülker Tarhan ise parti içinde 'koltuk deÄŸil zihniyet mücadelesi' yürüttüÄŸünü söyledi. Tarhan cumhurbaÅŸkanı seçimi öncesinde ise ulusalcı kanadın cumhurbaÅŸkanı adayı olarak görmek istediÄŸi isimler arasındaydı. 'Kendi prenslerinizi, prenseslerinizi yaratmalısınız' diyen Tarhan, parti içindeki kanat tartışmalarını 'yapay' buluyor. "Ulusalcılık, ulusal deÄŸerlere baÄŸlılık ise bundan gurur duyarım" diyor. "Yeni CHP" söylemini de eleÅŸtiren Tarhan, yönetimin CHP'nin geçmiÅŸinden ve Atatürk'ten utanır hale geldiÄŸini söyledi.

Meclis’te düzenlediÄŸiniz basın toplantısında CHP liderine ‘istifa ve kurultay çaÄŸrısı’ yaparak bir bakıma kurultay fitilini ateÅŸlediniz. Aday olacak mısınız?

Benim talebim art arda olan bu seçim yenilgilerinin masaya yatırılması ve CHP’de bu sonucu yaratan zihniyetin sorgulanmasıydı. Ancak öyle garip bir durumla karşılaÅŸtık ki… Makamı terk etmelerini istemek asla kiÅŸisel bir ÅŸey deÄŸil, koltukla falan ilgisi yoktur. Tamamen yönetimin manipüle edeceÄŸi bir kurultay ortamından uzaklaÅŸmak. Nasıl cumhurbaÅŸkanlığı seçiminde baÅŸbakanlık makamının boÅŸaltılması ve eÅŸit koÅŸullarda yarışılmasını istediysek haklı olarak... Bu süreçte de genel baÅŸkan ve ekibinin kurultaydan elini çekmesi gerekirdi. EleÅŸtirdiÄŸiniz ÅŸeyleri yapmamalısınız. Ancak bugün karşılaÅŸtığımız tablo bakıyorsunuz sıkıştırılmış, dar alanda kısa paslaÅŸmalar ve koltuk hesaplarıyla örülü bir kurultay süreci. Benim koltukla iÅŸim yok. Siyaset benim için ilke ve deÄŸerler meselesi. Ne yazık ki kurultayın, Türkiye’nin ve CHP’nin geleceÄŸi ve önünü açma yolunda rota çizecekken baÅŸka bir alana sıkıştığını görüyorum. Delege hesaplarıyla Türkiye’nin geleceÄŸinin karartıldığından endiÅŸe ediyorum. Bir koltuk avına dönüÅŸmüÅŸ, milletvekili hesapları, Parti Meclisi’nde kimler görev alacak, yönetimin parti örgütlerine baskısı... Bunların iyiye iÅŸaret olmadığını görüyorum. Bunlar beni umutsuzluÄŸa sevk ediyor. Tekrar ediyorum. Benim koltuk hesabım yok, koltukla var olmadım ki. 

Aday olmayacak mısınız yani?

Onu daha sonra açıklayacağım, bir koltuk hesabım olmadığını söylüyorum.

Neden aday olmadığınızı mı açıklayacaksınız, yoksa aday olma ihtimalini mi deÄŸerlendiriyorsunuz?

Hepsini içeriyor.

Aday olmamanız durumunda Muharrem Ä°nce’ye destek verir misiniz?

Ben bu zihniyetle mücadele eden herkese baÅŸarılar diliyorum. Önümüzde 10 günlük bir süre var, baÅŸka aday çıkar mı, bilmiyorum. Herkese baÅŸarılar diliyorum.

Bu süreç beni umutsuzluÄŸa sevk ediyor, dediniz. Peki CHP için çözüm ne ?

Açık bir baÅŸarısızlık var, ama baÅŸarılı olduÄŸumuzu söyleyen yöneticiler var. KöÅŸk’e adayımız çıktı da bizim haberimiz mi yok? Oysa kazanmak; ikna etmek, oy almaktır. Çözüm ise, yeni bir model ve anlayışla, güçlü bir kadro ve iddia ile deÄŸerlerinizi unutmadan rota çizmek. 12 yılın kırıp döktüÄŸü, bozup yozlaÅŸtırdığı her alanda restorasyon için bir vizyon ortaya koymak.

CHP lideri, Hürriyet Gazetesi’ne verdiÄŸi röportajda 'Seçim sonuçları için baÅŸarılı olduk diyemeyiz’ dedi. Yani baÅŸarı demiyor...

Ä°lk günler söylenenler baÅŸarılı oldukları yönündeydi. Oysa hezimet bana göre. Peki Avrupa’da sosyal demokrat olduÄŸunu iddia eden bir partinin ekibi iki kez baÅŸarısız olduÄŸunda ne yapıyor? Bunun maddi alemde karşılığı var mıdır? Vardır. ÖrneÄŸin bir yargıç yanlış karar verdiÄŸinde hatanın ağırlığına göre ya ikaz edilir veya terfisi engellenir. Her baÅŸarısızlığın bir bedeli vardır. Siyasette de olmalı. Sorumluluk bendedir, risk aldım diyorsanız bunu delegeleri, örgütleri manipüle ederek genel seçimlerin yaklaÅŸmasından aldığınız güçle, oldu bitti kurultayı ile çözemezsiniz. Bu yeni bir seçim baÅŸarısızlığını körükler. Kurultayı koltuk dağıtma aracı haline getirmeyi, bir seçim daha geçirelim bakarız anlayışını doÄŸru bulmuyorum. Politika yanlışsa, parti deÄŸerlerinden, tüzüÄŸünden uzaklaÅŸmışsa, onun üzerinde durulmalı; hayır, kadrolarla ilgili bir sorun varsa bu masaya yatırılmalı. Ben böyle bir hezimetle karşılaÅŸsaydım ikinci günü beklemeden istifa ederdim. Yerel seçim de, cumhurbaÅŸkanlığı seçimi de hezimettir.

Size göre sorun nerede?

Politikalar ve zihniyetten söz ediyorum ben. Muhafazakârlıkla buluÅŸmak, taklit ederek olmaz. Samimiyetle bir vizyon çizerek onlarla buluÅŸmak mümkünken, kendinizi onlara benzeterek olmaz. Recep Tayyip ErdoÄŸan’ı eleÅŸtiriyoruz her açıdan. O anlayışla toplumu kutuplaÅŸtıran, salt dini siyasete alet ederek iktidar olmaya çalışan o zihniyetle mücadele ediyoruz. Ben ona benzemek istemiyorum, Ona benzeyerek oy almak bana göre baÅŸarı deÄŸil. Ben ahlakıma, deÄŸerlerime güveniyorum. Bakın kömür dağıtma düzeyine indirgememek gerekir siyaseti. SaÄŸa sola ÅŸeker dağıtma düzeyine de indirgenmemeli. Siz bir cazibe merkezi olmalısınız. Tek tek herkesin peÅŸinde koÅŸarak deÄŸil, baÅŸkalarından aday ithal ederek deÄŸil. Çalışarak, kendi deÄŸerlerinize samimiyetle ikna ederek. Tırnak içinde söylüyorum kendi prenslerinizi, prenseslerinizi ve kendi güçlü kadrolarınızı yaratarak, gençlere rol modeller yaratarak.

Muhafazakârlıkla buluÅŸmak, onlara benzeyerek olmaz, dediniz. Sayın KılıçdaroÄŸlu, Hürriyet Gazetesi’ne verdiÄŸi röportajda ‘muhafazakârlara yönelik bir açılım olacak’ diyor. Böyle bir açılıma ihtiyaç olduÄŸunu düÅŸünüyor musunuz?

Ben bu politikaların “yırt, yapıştır; kes, tak; taklit et” ÅŸeklinde olacağına inanan insanlardan deÄŸilim. Bunlar samimiyetle olur. Hem tabanınızı ikna ederek, konsensüs yaratarak, hem de baÅŸkalarına samimiyetinizi, doÄŸruluÄŸunuzu hissettirerek olur. Bunlar iyiye, restorasyona, iktidara götürecek politikalar ise tabanınızla konsensüsü doÄŸal olarak saÄŸlarsınız zaten. Bakın en sorgulayan, en bilinçli taban CHP tabanıdır; vizyon ve çerçeve çizilirse ve yol doÄŸruysa elbette. Tabii ki tartışılırsa. Tepeden inme; yırt, yapıştır çözümlerin ise etkili olacağını düÅŸünmüyorum.

Ä°hsanoÄŸlu'nun aday gösterilmesi 'muhafazakâr açılımın' ilk adımı olabilir mi? 

Bizim hiçbirimizin haberi yoktu süreçten. O, sürecin baÅŸlangıcı mıdır bilmiyoruz? EÄŸer bir sürecin baÅŸlangıcıysa baÅŸtan baÅŸarısız olmuÅŸtur. Bu tür bir yapıştırma yöntemi olmaz, diyorum. Her ÅŸey disipline, bir programa, tartışmaya ve vizyona baÄŸlı olması halinde bir anlam ifade edebilir. Ancak muhafazakâr alalım, ÅŸuraya monte edelim, biz de öyle oy alalım, derseniz bu olmaz. Ben bu halkın zekasına, öngörüsüne güveniyorum. Aslı varken niye suretine oy verelim, diye düÅŸünürler. EÄŸer din istismarının “ÅŸampiyonu” varsa siz o görüntüyü asla vermemelisiniz.

CHP’nin Kürt ve muhazafakâr seçmenden oy alamadığı gibi bir sosyolojik gerçek yok mu? CHP bu kesimlerden oy almak için ne yapmalı?

Üzerinde çalışılmalı, ben üzerinde çalışıldığına dair bir iÅŸaret görmüyorum. Palyatif yaklaşımlar deÄŸil. Kürtlere yakınız görüntüsü verecek bir illüzyon veya muhafazakârlara yakınız görüntüsü verecek illüzyonlar yaratarak mı yapılır bu? Ä°nanarak, samimiyetle yapılır. Vitrine illüzyon yaratmak için göstermelik ÅŸeyler koyduÄŸunuzda, bu halkın müthiÅŸ bir içgüdüsü var ve bunu tabii ki algılar. Önce bir ÅŸeye siz inanmalı, içselleÅŸtirmeli, ne yapacağınızdan emin olmalısınız ki, inandırabilesiniz.

Siz ‘ulusalcı’ mısınız?

 Ben o tip kategorizasyonlara karşıyım. CHP’nin okları belli. Altı Ok'un programda da çok açık yazıyor temel deÄŸerleri. Diyor ki; devrimler, sosyal demokrasi.... En sevdiÄŸim ifade, üçüncüsü ise Anadolu ve Trakya’nın felsefi birikimi, diyor.

Yenilikçi, sol kanat, ulusalcı gibi kanatlar sayılıyor, CHP içinde farklı kanatlar ve bunlar arasında görüÅŸ ayrılığı yok mu?

Bunların yapay ayrımlar olduÄŸunu düÅŸünüyorum. Bence siyasette insanları ÅŸöyle ayırmak daha doÄŸru. Kendi düÅŸüncesini özgürce ifade edenler, siyaseti bir rant alanı olarak görmeyenler ve diÄŸerleri. Ben siyaseti koltuk ve rant alanı olarak görmüyorum. Kendi düÅŸüncemi özgür olarak ifade edebileceÄŸim bir alan olarak gördüÄŸüm için siyaset yapıyorum.  

'Altı Ok'un yeniden yorumlanmasına ihtiyaç var mı? CHP’nin Kemalist çizgisinden kurtulması gerektiÄŸini söyleyen bu tarihi yükün CHP’ye ayak bağı olduÄŸu yorumunu yapanlar da var.

Ayak bağı olduÄŸunu düÅŸünmüyorum. Çok sorumluluk yaratan bir bagaj CHP’nin geçmiÅŸi. GeçmiÅŸinden asla utanmamalı, gurur duymalı ama geçmiÅŸe de takılıp kalmamalı.

CHP içinde ‘ Hem ulusalcı hem solcu olunmaz’ diyenler de var...

Dikkate deÄŸer bulmuyorum. Mustafa Kemal’in antiemperyalist, bağımsızlıkçı tavrı solun tam da odağındadır. Solun tüm önderlerine bir bakın: Avrupa'dan Latin Amerika'ya kadar ulusal hareketleri, aydınlanma savaşımını, gericilikle savaşı hep desteklemiÅŸlerdir. Antiemperyalist ve laik olunmadan solda nasıl durulur bilmiyorum. Özgürlük, eÅŸitlik, kardeÅŸlik, bunlar da ana mahfillerdir. Bunları birbirinden ayrı tutamazsınız.

Kurultay sonrasında ulusalcı isimlerin tasfiye edileceÄŸi yorumları yapılıyor. Böyle bir politika CHP’yi bir yol ayrımına getirir mi?

Bu tip kategorileri yapay bulduÄŸumu ve psikolojik bir baskı için kullanıldığını söyledim. Ama dünya üzerinde Obama’dan, ABD'den tutun da Avrupa’ya bakın. Ulusal deÄŸerlerine önem vermeyen bir lider var mı? Ulusal deÄŸerlere tabii ki baÄŸlı kalacaksınız. Ben gücümü bu topraklardan alıyorum, ulusalcılık buysa, bu deÄŸerler üzerinde yükselmek istiyorum. Bu topraklara suyun öte yanından, daÄŸların ardından gelmiÅŸ, randevulaşıp kaynaÅŸmış halkların bütünleÅŸtiÄŸi bir ulusun parçası olmaktan mutluyum. Bundan da gurur duyarım.

Kurultaydan ne bekliyorsunuz?

CHP bir seçim yapmak zorunda, önemli bir kurultay. Ya yanlışlarından vazgeçecek kendine bir yol çizecek ya da kaybetmek yazgı haline gelecek parti için. BaÅŸkalarını ve halkı suçlayarak bir yere varılamayacağına inanıyorum. Parti içinde hastalıklı bir zihniyet var, 'çekip gitsinler' diyen bir anlayış var. Ama bana göre asıl hastalıklı anlayış halkı suçlamak. Kadın temsili parti içinde söylendiÄŸi gibi deÄŸil; kadın süs, biblo deÄŸil. Kadın temsilinde CHP dibe vurmuÅŸ durumda. Kadın temsilini yaÅŸam pratiÄŸine geçirmezseniz sosyal demokratım, demenin hiçbir anlamı yok. Bana göre her kademede eÅŸbaÅŸkanlık sistemi de tartışılmalı. Kadınların ve liyakatın yolunu açacak politika zorunludur.

Yeni CHP söylemine ihtiyaç var mı?

Ä°htiyaç olmadığını düÅŸünüyorum. Ä°çinin ne ÅŸekilde doldurulduÄŸunu anlayabilmiÅŸ deÄŸilim son üç yılda. ÇaÄŸa uygun hareket etmek, yenileÅŸmek, güçlü kadro ve politikalarla olur bence. GeçmiÅŸten, Atatürk’ten, özellikle kurucunuzdan utanarak, sıkılarak, sanki O’ndan kurtulmaya çalışan bir söylemle deÄŸil.

Yönetim CHP’nin geçmiÅŸinden utanıyor mu sizce?

Söylemlerinden onu hissediyorum zaman zaman, gösterdiÄŸi adaylardan da hissediliyor. Atatürk'ü sadece bir olgu olarak gören bir cumhurbaÅŸkanı adayımız oldu. Oysa olgu denilen Atatürk, partimizin de, devletin de kurucusu.

CHP’nin Cemaat’e yakın göründüÄŸü eleÅŸtirilerine katılıyor musunuz?

Ben bunu yerel seçim sonrası söylemiÅŸtim. Bu ülkede yargının muhalifleri ezmek için kamçı gibi kullanıldığı bir dönemde bunun baÅŸaktörü olan Zekeriya Öz’ün neredeyse heykelini dikecektik, diye bir ironi yapmıştım. Böyle bir anlayış olmamalıydı. AKP ve Cemaat bu hukuksuzluk canavarını birlikte yarattı. Tamam asıl sorumluluk devleti yöneten ve iÅŸine geldiÄŸinde teslim eden AKP'dedir. Åžu anda ittifak bozulmuÅŸsa bu bir çıkar, rant kavgasıdır. Ama her ne olursa olsun, bu çatışma sürecinde bizim burada bir tarafı savunuyormuÅŸ görüntüsüne girmememiz gerekirdi.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.